Bilinçaltını Kontrol Et
Bilinçaltı, arabaların arkasına bağlanan konserve kutusu misali çalışan bir sistemdir. Lastiklerin temas ettiği her yüzeyden bir toz, bir koku alır üzerine ve sen hiç farkında değilken karşına çıkarıverir. Bir yerden tanıdık gelir. Beynine oynanan en güzel oyundur.
İnsan beyni mükemmel bir yaradılışa sahiptir. En yoğun şekilde su, yağ ve karbonhidrattan oluşur ama bunları belirli oranda bir araya getirsen de bir beyin elde edemezsin. O karmaşık yapıyı asla sağlayamazsın. İşte işin bu kısmında hafızanı minik minik gıdıklayan şey devreye giriyor. Bilinç ya da en karanlık kısmıyla bilinçaltı…
Bilinç izin verdiği sürece bilinçaltı kaydeder. Bir şarkıdaki söz, okuduğun bir yazı, gördüğün bir olay beynine sızar. Dikkat etmesen de, odaklanmasan da bu böyle işler. İnandıkların ve korkularınla kaydolur, sonrasında da sürekli seni takip eder.
Diyelim ki korkuların yüzünden olumsuzlukları kendine çeken birisin ve neye elini değsen tam olarak korktuğunu yaşayıp bin pişman köşene siniyorsun. Zamanla cesaretini kaybediyor ve isteklerinden uzaklaşıyorsun. Bu da zincirin sonundaki mutsuzluğu sana yaşatıyor. Bir işe adım atmaktan, bir ilişkiye başlamaktan korkmak seni senden uzaklaştırır, en fazla ne kaybedebilirsin ki?
Bir işte çalışmak istiyorsan; önce kendini sorgula, bu işi gerçekten yapabilir misin? Senin için bir heves mi? Çalıştığın yere ve kendine değer katarak ilerleyebilecek misin?
Bir ilişkiye başlamak istiyorsan; bu kişinin önce en yakın arkadaşın olacağını bil, birlikte geçireceğiniz süre boyunca yanında olacak bu insana katlanabilecek misin? En zor zamanında destek olup, en güzel zamanlarını ona ayırabilecek misin?
Bu gibi soruları kendine sorduğunda egondan uzak bir şekilde gerekli cevapları verebiliyorsan durma! Ama daha yolum var diyorsan otur ve kendini yönet. Beynine olumlu sinyaller gönder, imkansız gözüyle bakılan başarı hikayelerini oku, yaşanmışlıkları dinle, başarabileceğine önce kendin inan. Sana inanmayanları inandırmak kolay iş.
Tabii her başlangıç güzel sonuçlar doğurmaz. Başarısızlığın da başarı kadar ihtimali vardır hayatımızda. Yürümeye yeni başlayan bir çocuğun düşüp bacaklarına sıraladığı izler en güzel derstir. “Hişt! Dikkat et bak, düşersin.” demek, düşüp öğrenmesi kadar etki etmez. Dizindeki iz kadar öğretmez. Ne demişler, bin nasihatten bir musibet yeğdir…
Sen istediğin bir yola çık, olumsuzluğun varlığını bilerek ve olumlu düşüncelerle ilerleyerek. Beyninin mıknatısı olumlu olana odaklandığı sürece zafer yakındır.