Merhaba 🙂

Yaz tatilinden bu yana var olan rahatlık, yazın vedasının yanında okulların açılmasıyla son buldu. (Adeta bir haber spikeri girişiyle karşınızdayım!) Üniversitenin ilk yıllarında bu duruma zor adapte olup, sonucunda bütünleme sınavlarında da okulda bulunmak zorunda kalmıştım. Son senemde ise bu duruma daha planlı olarak karşı çıkmaya çalışıyorum. 

Dersler, projeler, tezler ve laboratuvar dersleri derken sanki okuduğum en zor senenin bu sene olacağı hissine kapılmaya başladım. Kendimi tamamen ders yoğunluğuna kaptırarak sınav stresine girmektense, kendime zaman ayırarak düzenli bir şekilde başarıya ulaşmak ilk hedefim oldu. Peki, bunun içine ne gibi adımlar atmaya başladım?

Senelerdir elime çeşit çeşit ajandalar geçiyor fakat ben onları ya karalama defteri olarak ya da derslerde not tutmak amacıyla kullanıyordum. Bu sene ise kırtasiye alışverişi yaparken ‘Neden bu sene ajanda tutmuyorum ki?’ dedim. Tabi kışın insanın canı nasıl yeşil erik çeker de mevsim gereği elde edemezse benimki de o misal sene ortasında ajanda aramak oldu. Bir iki mağaza dolaştıktan sonra dışı çiçekli böcekli olan akademik ajandalar buldum. Kullanamazsam en kötü eski ajandalarım gibi karalama defteri olarak kullanırım diyerek bir adet ajanda edindim. İş ajandayı almakla bitmiyordu tabi, başta biraz sorumluluk alarak kendimi teşvik etmem gerekti. Benim ‘pis huylarım’ arasında o gün için yaptığım planı her ayrıntısına kadar, atlamadan uygulamak var. Tek bir adımı gerçekleştiremezsem tüm gün surat asıyorum. Hele ki arkadaşlarımla beraber yaptığımız planlarda bu olumsuzluk gerçekleştiyse arkadaşımın vay haline…

Durum böyle olunca artık insanların burnundan getirmeyeyim de, kendi burnumdan getireyim dedim ve her gün yapılacak, atlanmaması gereken tek bir sorumluluk edindim: AJANDA TUTMAK!

Eylül ayından bu yana düzenli olarak ajanda tutuyorum, tuttukça da “bu zamana kadar kendime ne işkence etmişim ben be!” tepkisini vermeden geçemiyorum. Yapacaklarımı aklımda tutacağım diye öyle bi’ şartlıyormuşum ki kendimi… Hayır derdin ne yani yaz geç ama di mi? 

Ajanda kullanmanın tek artısı da bu değil tabi ki. Mesela geçmişten bu yana yapsam iyi olur diyerek ertelediğim her şeyi yapmak için zaman bulur oldum. Bir dil öğrenmeye, spor yapmaya, sosyalleşeceğim aktivitelere, hatta şehir şehir gezmeye bile…

Belki devamlılık sağlayamayacaksın, belki yanında taşımaya üşeneceksin. Sana bu gibi durumlar için de bir öneride bulunabilirim. 🙂 Mesela ajanda sayfalarını stickerlarla süsleyebilir, kendi çizimlerinle renklendirebilirsin. Eğer sürekli yanında taşımaksa sorun, günün neredeyse her saati elinde olan telefonuna bir uygulama yükleyebilirsin…

Unutma, hayat yaşanacak güzelliklerle dolu ve plansız geçirdiğin zamanlar seni hayatının Pac-man’i haline getirecek. ?